“Eğitim çocuğu sevmekle başlar”
Kemal Atatürk

Duyguların Derin Anlamı

Çocuklarda Duygusal Zeka

Merhaba Sevgili Veliler,

Bu ay sizlere duygulardan söz etmek istiyorum.
Duygular bizim varlığımızı, kimliğimizi, hayata bakışımızı ve yaşadıklarımızı anlamlandırma biçimimizi yansıtan ifadelerdir. Korku, üzüntü, şaşkınlık, tiksinme, sevinç, güven, öfke, beklenti, heyecan, özlem ve kaygı gibi birçok duygu vardır ve her duygunun da bir işlevi ve bize vermek istediği bir mesaj vardır.

Yapılan çalışmalar göstermektedir ki; şiddet içeren davranışlar, birilerine, ekranlara ya da uyuşturucu maddelere olan bağımlılıklar duyguların idare edilememesiyle bağlantılıyken çekingenlik, kendini değersiz ya da aşırı değerli görme gibi durumlar incinmiş duyguların, anlaşılmamış niyetlerin ve yanlış yorumlanmış davranışların bir sonucudur. Yetişkin hayatımızın duygu, düşünce ve davranışları bize çok net bir mesaj vermekte: Çocuklarınızın nasıl birer yetişkin olacakları sizin duygularla olan ilişkinize bağlı. Bu nedenle duyguları tanımak, anlamlandırabilmek, onları doğru ifade edebilmek ve en önemlisi de çocuklarımızın da ifade edebilmesi için onlara alan açmak oldukça önemlidir. Çünkü bir çocuğun duygularına saygı göstermek onun kim olduğunu hissetmesine izin vermektir.

Biz yetişkinler olarak hem kendi duygusal farkındalığımızı geliştirmeli hem de çocuklarımızın duygusal zekalarına yatırım yapmalıyız.

Peki bunu nasıl yapacağız?

İşte yanıtı: Çocuğumuzla olan ilişkimizde neredeyse her durumda kendimize şu yedi soruyu sorarak:

1. Ne Yaşadı?

Çocuklar dünyayı kendi gözleriyle görürler ve ona göre anlamlandırırlar. Dolayısıyla onların yaşadıkları olayları, verdikleri tepkileri kendi bakış açımızla değerlendirmek yerine önce onları dinleyelim. Ne yaşadıklarını, noktaları nasıl birleştirdiklerini ne hissettiklerini ve bize ne söylediklerini anlamaya çalışalım.

2. Ne Söylüyor

Eğer çocuğumuzun davranışı bizi şaşırtıyorsa, sinirlendiriyorsa, dikkatimizi çekiyorsa, bize alışılmadık gelen bir duyguyu ifade ediyorsa, çocuğumuz sürekli olarak itiraz ediyorsa ya da başka dikkat çekici davranışlar sergiliyorsa bunların altında bastırılmış bir duygu ya da gizlenmiş bir ihtiyaç olabilir. Bu nedenle çocuklarımız bize bir şey söylediğinde ya da bizden bir şey istediklerinde bunu “tuhaf, yersiz, saçma, gereksiz, abartılı” olarak nitelendirmeden ya da davranışlarını “kapris” olarak yorumlamadan önce davranışın arkasındaki duyguyu, ihtiyacı anlamaya çalışalım.

3. Çocuğuma nasıl bir mesaj iletmek istiyorum?

Çocuklarımız bize bir şey söylediklerinde, bir davranış sergilediklerinde ya da bir şey yarattıklarında verdiğimiz tepkiler onların kendileri hakkındaki inanışlarını oluşturur. Onlara verdiğimiz her tepkide “Seni seviyorum, sen yeteneklisin, sen iyisin, özelsin” gibi sevgi dolu mesajlar ile “işe yaramazın tekisin, beceriksizsin, kötüsün, değersizsin” gibi yıkıcı mesajlar arasında bir tercih yaparız. Bu nedenle onlara verdiğimiz tepkileri dikkatli seçmeli ve her defasında kendimize ‘çocuğuma nasıl bir mesaj iletmek istiyorum’ sorusunu soralım.

4. Bunu neden söylüyorum?

Çocuklarımıza olan davranışlarımızı belirleyen şey eğitimimiz mi, kaynağını bilmediğimiz otomatik tepkilerimiz mi, mantığımız mı, kendi ebeveynlerimizden ya da sosyal çevremizden öğrendiklerimiz mi? Çocuklarımızın bizden istediği şeylere evet ya da hayır dememizin nedeni ne? Onlara karşı olan davranışlarımızı ne belirliyor? Hayatta her şeyi bilmemiz mümkün değil, her zaman en doğru davranışın ne olduğunu bilmemiz de. Ancak her tepkimizden önce bunu neden yapıyorum ya da söylüyorum diye kendimize sormamız mümkün.

5. Benim ihtiyaçlarım ile çocuğumun ihtiyaçları arasında bir rekabet mi var?

Anne baba olmak mesaisi, tatili, emekliliği vs. olmayan tam zamanlı bir iştir ve zaman zaman anne babaların ihtiyaçları ile çocukların ihtiyaçları karşı karşıya gelir. Anne babalar evde düzen, sessizlik, huzurlu bir ortam hayal ederken çocuklar gürültüye ve dağınıklığa bayılır. Okul günleri fazladan beş dakika için yalvaran çocuklar tatil sabahları en önce uyanır. Ama neyse ki rekabet tek seçenek değildir ve iş birliği her zaman daha işlevseldir. Bunun için ihtiyaçların ifade edilmesi ve mutlaka karşılıklı saygı gerekmektedir. (Ayrıca çocuklarımızın ihtiyaçlarının bizim çocukken karşılanmamış ihtiyaçlarımızı hatırlatıp hatırlatmadığını kontrol etmeli ve eğer öyleyse bu konuda destek almayı da ihmal etmemeliyiz.)

6. Benim için hangisi daha değerli?

Çocuğumuzun söylediği bir söze ya da yaptığı bir davranışa tepki vermeden önce kendimize bu soruyu soralım. Bizim için çocuğumuz ve onun nasıl hissettiği mi daha önemli yoksa kırılan bir eşya, dağılan bir ev, kirlenen bir kıyafet ya da etraftakilerin ne düşündüğü mü? Ayrıca şunu da unutmamalıyız, çocuklarımız bizim bilinçaltımızı duyarlar. Bir olay karşısında verdiğimiz olumsuz bir tepki daha sonra telafi etmek için söyleyeceğimiz “seni çok seviyorum” cümlelerinin içini boşaltır.

7. Amacım ne?

Her davranışımızın altında bilinçli ya da bilinçdışı bir amaç vardır. Amaçlarımız da tepkilerimizi ve dolayısıyla çocuğumuzla olan ilişkimizi belirler. Örneğin amacımız diğer insanlara ne kadar mükemmel olduğumuzu göstermekse ona göre davranırız, çocuklarımızın ihtiyaçlarını gözetmekse ona göre davranırız. Ancak çocuklarımızın ihtiyaçlarına duyarlı olmak, ona saygı duymak her şeyi yapmasına izin vermek ya da yaptıklarına hiçbir tepki vermemek anlamına gelmez. Duygularımızı paylaşırken onu çok sevmeye devam ettiğimizi göstermektir. Çünkü çocuklar kendilerini değerli hissettiklerinde etraflarına ve hareketlerinin sonuçlarına da dikkat ederler. Bir şeyleri yanlış yapma korkusuyla değil, sorumluluk ve empati duygusuyla yaparlar. Bu nedenle çocuğumuza vereceğimiz tepkilerden önce amaçlarımızı düşünmeyi unutmamalıyız.
Duygusal zekâ karşımıza çıkan zorluklarla mücadele etme kapasitemizi belirler ve yedi soruyla ilgili açıklamaları okurken fark ettiyseniz çocuğumuzun duygusal zekasına yatırım yapabilmek için önce kendi duygusal farkındalığımızı arttırmamız gerekmektedir. Duygularımızı tanımalı, onları kabul etmeli, onlarla ne yapacağımızı bilmeli ve çocuğumuzun duygularına da alan açmalıyız. Bizim duygularımızı yaşama şeklimiz çocuklarımızın duygularıyla olan ilişkisinde en önemli belirleyicidir.


Sevgiyle…

Kaynak Önerileri

Yazar

Burcu Alaçam

İlkokul Psikolojik Danışman 

PDR Veli Bülteni. Tüm hakları saklıdır.

Her yerde paylaşabilirsiniz
Facebook
Twitter
LinkedIn
Pinterest
WhatsApp

Bu blog hakkında geri bildirim verebilirsiniz.

Sitemizde bazı çerezler web site  ziyaret istatistikleri amaçlı anonim olarak işlenmektedir. Detaylı bilgi için KVKK metnini inceleyebilirsiniz.